Çare TUFANER
Değer kavramı insana özgüdür. İnsanlar ait oldukları toplum, ahlak anlayışı, inançlar, gelenekler ve gelecek tasarımı doğrultusunda gelecek nesilleri oluştururken ve diğer insanlarla topluluk içinde yaşarken bu değerleri ortaya koyar, geliştirir, uygular ve öğretirler. Bu açıdan düşünüldüğünde değer kavramının birkaç boyutu ortaya çıkar: evrensel değerler, milli değerler, ahlaki değerler, kültürel değerler, inançsal (dini) değerler vb. Bunların arasında, hem tüm insanlık adına geliştirilen değerlerle çelişmeyen hem de yerel düzeydeki darlaşma ile betimlenemeyecek olan ama içinde barındırdığı insan topluluğunun yaşamsal uygulamalarını, farklılıklarını, gelecek tasarımını da içine alan dizge milli değerlerdir. Cumhuriyet dönemi de üst kimlik olarak Anadolu coğrafyasının mayasını temele alan Türk değerlerini işler ve onları sanat, edebiyat ve en öznel kapsamda romanda işlemeye başlar. Toplumu oluşturan sosyal birimciklerin en temeli olarak aile kurumu kendini gösterir, bu açıdan ailenin kurulması, geliştirilmesi, sağlamlaştırılması gelecek nesillerin de iyi yetişmesi ve sağlıklı bir toplum yapısının ortaya çıkarılması anlamına gelecektir.
Makalemizde 1935 ile 1950 yılları arasında basılı hikâye kitaplarında yeni kurulan siyasi ve sosyal devlet düzeninin aile üzerindeki yenilik izleri incelendi. Hikâyelerde aile kurumuyla ilgili değerler; aile kurma kararı, aile olmanın sorumlulukları, huzurlu aile yapısı, aile kurumunun dağılması/boşanma başlıkları altında değerlendirildi. İncelediğimiz dönemde eşlerin birbirine denk olması ve çiftlerin birbirlerini eş olarak istemeleri, ailede hem kadının hem de erkeğin üretmesi gerektiği, çeşitli sebeplerle anlaşmazlık durumunda medenice boşanmanın gerçekleşmesi gerektiği yönündeki düşünceler ortaya kondu. Bu nedenle hikâyelerin yeni toplumsal yapıyı kurmada eğitici, yönlendirici bir işlev taşıdıkları tespit edildi.
Anahtar Kelimeler: Cumhuriyet Dönemi, Türk Hikâyesi, Değerler Eğitimi, Toplum, Aile Birliği